Uyaran Eksikliği
Çocuklar doğduğu andan itibaren dış dünyayı uyaranlar aracılığıyla tanırlar. Bu tanıma süreci anne karnından başlayarak yaşamın sonlandığı âna kadar devam eder. Çocuk, daha anne karnındayken aldığı o sıkışma uyaranını, uykuya geçerken rahatlayabilmesi adına bizler, kundaklama yöntemini kullanarak yine aynı sıkıştırma uyaranını veririz. Bu uyaranlar yetişkinlerin yüzlerce farklı ve zengin tat uyaranlarını her geçen gün keşfetmesi ve dış dünyayla iletişimini zenginleştirmesi gibi yaşam boyu devam eden nörofizyolojik süreçleri içerir. Bu durumda, farklı uyaranlar deneyimlemenin bizleri; fiziksel, bilişsel, duygusal, iletişimsel, sosyal ve duyusal paydalarda zenginleştirip, geliştirebileceğinden bahsedebiliriz.
Dış dünyayla uyaranlar aracılığıyla iletişime geçmeyen/ geçemeyen çocuğun kendi içsel dünyasında oyunları tercih etmesi söz konusu. Bu durumda çocuk kendi içsel dünyasına hitap eden kitapları, kartları ve dergileri tercih edebilir ya da televizyon ve tablette vakit geçirerek, bilişsel, fiziksel, sosyal ve iletişimsel olarak kendini yormayacak alanları yaratabilir. Bu durumda yeni deneyimlere açık olma yani keşfetmekten uzak çocukları görebiliriz.
Örneğin, televizyonda gördüğünüz bir yemeği çok beğendiniz ve görüntü olarak büyülendiniz. Bu yemeği yapabilmek için tarifini ve yapılış aşamasında olan planlama becerisini, kendi deneyimlediğiniz duyguyu, yerkenki tat uyarısını, pişerken ki görselliğin her birinin deneyimlediniz. Bu durumda sizler kendi yapabildiğinizi keşfettiniz. Bununla birlikte yeni deneyimlere açık olmuş oldunuz.
Bu tıpkı bir bebeğin yerçekim uyarısına karşı deneyimlediği ilk adımları gibi. Her defasında daha fazlasını deneyimlemeye ve keşfetmeye odaklanması onun dış dünyayla iletişime geçtiğinin göstergesidir.
Bu konuda ebeveynler çeşitli uyaranlarla birlikte bir uzman desteği ile çocuğun keşfedeci oyunlarla dış dünyaya açılmasına destek olabilirler.
Ergoterapist
Münevver Özaydın